9786255995988
375825

https://www.selamkitap.com/ilm-i-ledun-er-risaletul-ledunniyye
İlm-i Ledün;Er-Risaletü'l-Ledünniyye
75.00
Tasavvuf, bir boyutuyla insanı ahlâkî kemâle hazırlayan bir eğitim sistemi, diğer boyutuyla da bilgi ve ma'rifet yoludur. “Seyr u sülûk” diye ifade edilen tasavvufî eğitim, ruhî yükselişi hedeflemektedir. Ruhî yükseliş ve manevî terakkî sonucu insanın vehbî bir takım bilgilere erişebileceği kabul edilmektedir. “Vehbî bilgi” adından da anlaşılacağı gibi, kula Hakk tarafından ilham yoluyla gelebilecek “keşfî” bilgilerdir. Vahiy ile asla karıştırılmamalıdır.
Bütün İslâmî ilimlerin kaynağı Kur'an ve sünnettir. Bu kaynakların yorumu konusunda fıkıh ve kelâm gibi ilimler, akıl aracılığı ile “istidlâl ve nazar” yolunu kullanırken tasavvuf; “keşf ve ilham”, yani ledün yolunu kullanmaktadır. Ancak ilm-i ledün sırrına ermek; ibadet, riyâzat ve mücâhede ile belli bir manevî olgunluğa ermeyi gerektirmektedir. Kur'an-ı Kerim ayetleriyle hadislerde insanın ibadet, takva ve manevî yükseliş sonucu bir takım ince seziş, ilham ve bilgilere erişebileceğine delil olabilecek ifadeler vardır. Nitekim Kehf sûresinde Hz. Musa ile Hızır'ın arkadaşlığı sırasında Hz. Musa'nın olayların dış yüzüne bakarak hükmettiği, Hızır'ın ise “ilm-i ledün” sayesinde meselenin içyüzüne vakıf olduğu görülmektedir.
Bu konuya delil olabilecek hadislerden birisi de şöyledir: “Her ümmetin muhaddesleri; keşf ve ilhama mazhar kişileri vardır. Bu ümmetin muhaddeslerinden biri de Ömer b. Hattab'dır.”
Bil ki, “ilm-i ledün” yani Allah'tan doğrudan gelen, ilham yoluyla kalbe akan nur; ancak nefis olgunlaştıktan, düzgün hâle geldikten sonra ortaya çıkar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu gerçeğe işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Kim kırk sabah Allah için ihlâsla davranırsa, Allah onun kalbinden hikmet pınarlarını diline akıtır.”
Tasavvuf, bir boyutuyla insanı ahlâkî kemâle hazırlayan bir eğitim sistemi, diğer boyutuyla da bilgi ve ma'rifet yoludur. “Seyr u sülûk” diye ifade edilen tasavvufî eğitim, ruhî yükselişi hedeflemektedir. Ruhî yükseliş ve manevî terakkî sonucu insanın vehbî bir takım bilgilere erişebileceği kabul edilmektedir. “Vehbî bilgi” adından da anlaşılacağı gibi, kula Hakk tarafından ilham yoluyla gelebilecek “keşfî” bilgilerdir. Vahiy ile asla karıştırılmamalıdır.
Bütün İslâmî ilimlerin kaynağı Kur'an ve sünnettir. Bu kaynakların yorumu konusunda fıkıh ve kelâm gibi ilimler, akıl aracılığı ile “istidlâl ve nazar” yolunu kullanırken tasavvuf; “keşf ve ilham”, yani ledün yolunu kullanmaktadır. Ancak ilm-i ledün sırrına ermek; ibadet, riyâzat ve mücâhede ile belli bir manevî olgunluğa ermeyi gerektirmektedir. Kur'an-ı Kerim ayetleriyle hadislerde insanın ibadet, takva ve manevî yükseliş sonucu bir takım ince seziş, ilham ve bilgilere erişebileceğine delil olabilecek ifadeler vardır. Nitekim Kehf sûresinde Hz. Musa ile Hızır'ın arkadaşlığı sırasında Hz. Musa'nın olayların dış yüzüne bakarak hükmettiği, Hızır'ın ise “ilm-i ledün” sayesinde meselenin içyüzüne vakıf olduğu görülmektedir.
Bu konuya delil olabilecek hadislerden birisi de şöyledir: “Her ümmetin muhaddesleri; keşf ve ilhama mazhar kişileri vardır. Bu ümmetin muhaddeslerinden biri de Ömer b. Hattab'dır.”
Bil ki, “ilm-i ledün” yani Allah'tan doğrudan gelen, ilham yoluyla kalbe akan nur; ancak nefis olgunlaştıktan, düzgün hâle geldikten sonra ortaya çıkar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu gerçeğe işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Kim kırk sabah Allah için ihlâsla davranırsa, Allah onun kalbinden hikmet pınarlarını diline akıtır.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.